26 Temmuz 2018 Perşembe

Sahi, sen hangi mevsimdesin?..


Ömrün beş mevsimi var
Aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün
Sahi, sen hangi mevsimdesin...

Hüsn-ü Aşk / Şeyh Galib

İçimde iki yaşlı çocuk


ey terk ettiğim şehrin güneşi
yeter artık üşütme içimi
ey kimsesiz pencerelerin solgun hikayeleri
ey sisli sokakların yitik kaldırım taşları
tükeniyorum
unutmayın beni...

Sen, yüreğimin yıldızlı göğü


ötelerimde baharsın
düşlediğim,
yakınımda
elvan elvan çiçek...

uzağıma düş,
yakınıma gerçek…
azığıma katık,
hüznüme neşe...

İnsan gökyüzü gibidir


insan gökyüzü gibidir
bakışlarında bulut
sesinde yağmur
yüreğinde
bir gök gürültüsü...

kapılıp gitmek ister
rüzgarlara
gidemez
yağmak ister
yağamaz...

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Kocalmaya alışıyorum


Kocalmaya alışıyorum
dünyanın en zor zanaatına,
kapıları çalmaya son kere,
durup durmadan ayrılığa.
Saatler,
akarsınız, akarsınız, akarsınız...
Anlamaya çalışıyorum,
inanmayı yitirmenin pahasına.
Bir söz söyleyecektim sana
söyleyemedim.
Dünyamda sabahleyin aç karına
içilen cıgaramın tadı.
Ölüm kendinden önce bana
yalnızlığını yolladı.
Kıskanıyorum öylelerini
kocaldıklarının farkında bile değiller,
öylesine başlarından aşkın işleri...

Nazım Hikmet.

Uyku sanatı


Gözlerine bakarken...


"Çaysız sohbet, mehtapsız gökyüzüne benzer"


“Es-sohbetü bilâ çay
  Kes semai bilâ ay”

"Çaysız sohbet, mehtapsız gökyüzüne benzer" dermiş eskiler.

Çay eşliğinde nice güzel sohbetleriniz olsun...

Son otobüs


Gece yarısı.
Son otobüs.
Biletçi kesti bileti.
Beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.

5 Temmuz 2018 Perşembe

4 Temmuz 2018 Çarşamba

Ah, ne çok yol yürüdüm sensiz


şimdi
solgun akşamlar biriktiriyorum
ağlayan şarkılar dinliyorum
üç adımda insanları tanıyorum
ah,
ne çok yol yürüdüm sensiz!
rüzgârlar okşadı saçlarımı
yerine senin…
yağmurlar yağarken
ben hep seni düşündüm
ve...
elbisende küçük bir leke gibi
belli belirsiz,
dolaştım hep seninle,
senden habersiz…

O. Arıkan + H. Sezgin.

Aç yüreğini...


Ah, Sezar...


Niye bana yazmıyon?


KIYAMADIĞIM...


KIYAMADIĞIM...

Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!

Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
"Benimsin!" diyemediğim!

Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadığım!

Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!

Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeye kıyamadığım!

Sabahattin Ali.

Zor...


Hâlâ, her şeye rağmen...


Sen hiç aşk oldun mu?


senin hiç
aşk oldu mu yüreğin

kendinden çıkıp kendine
vardı mı
ayakların?

koca bir dünya
sığdı mı yüreğine
bir kaktüse diken
oldun mu

bir meyveye kabuk
darağacına urgan
sen hiç ekin oldun mu
biçilesi...
hiç sap oldun mu
harmanda döğülesi

sen hiç yol oldun mu
gidilesi
sen hiç var oldun mu
sen hiç sen oldun mu...

sen hiç aşk oldun mu?

N. Kaygısız.

Eski bir radyo gibi artık hayatlar


Aç avuçlarını...


Ve sen mavi
Gökyüzünden dinle benim sevgimi
Beyaz bulutlardan duvak yap kendine
Ay şahitken bize
Yıldızlardan yüzük yapıp
Taktım ellerine
Ve sen ne iyi geldin bana
Ve ben seninle doldurmuşken ruhumu
Kanat taktım birer birer
Yüreğimden uçuşan dizelerime
Hepsini yolladım sana
Aç avuçlarını...


O. Yalnızarıkan

Şiirin tamamı:
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/1161250/sevginin-degismeyen-renkleri.html

Bağışla...