15 Mart 2010 Pazartesi

İsimsiz Şiir...




Şiir olsun, şarkı olsun da,
İçinde gül geçmesin!..
Kurşun yemiş gibi yığılır,
Harabolur, biterim


Hele ki aylardan Eylül,
Hele ki o serin akşamlarda,
Kendimi kaybedercesine rakıya batmışken,
Aklımdan çıkmayan sen,
Ve gençliğinin bütün masumiyeti
Gözlerinden okunurken,
Karşıma gelir durursun!
Hiç bir şey olmamışçasına sakin...
Ve dalga dalga kumral saçlarında
Dolaşan parmaklarım,
Ellerine uzandığında,
Allah'ın vaadettiği bütün cennetleri unutur,
Yalnız seni düşünür, yalnız seni dilerim.


Yıldızlar kadar uzak gözlerinden,
Gözlerimi alamam.
Bir ömür fedadır uğruna,
Ağlarım, anlatırım,
Ama sana duyuramam.


Korkuyorum, yalnızım ve inan ki garibim,
Sensizim...
Ama beni,
Bütün yıldırımları üstüne çeken bir lanet,
Cennetten ebedi kovulmuş bir şeytan,
Ve nimetin kadrini bilmeyen bir kul kadar günâhkar,
Ve halâ beni sevmeni bekleyecek kadar da cüretkâr eden,
Sen değil misin?


Ve bil ki artık şimdi ben,
Zamanın hüküm sürmediği yerlerde geziniyor,
Elimde demet demet çiçekler
Ve Senden gayrı bütün tasalarını atmış
Ve ebedi delikanlı kalacak bir kalple,
Sonsuza kadar burada...
...seni bekliyorum.





24 Ekim 1986





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder