3 Kasım 2012 Cumartesi

Ne de olsa Karacaoğlan'la hemşehriliğimiz var...

Önce kısa bir bilgi:

"Koşmalarda en çok 11’li hece ölçüsü kullanılır. 4+4+3=11 ya da 6+5=11. 

Genelde yarım kafiye kullanılır.

Kafiye örgüsü; ilk dörtlük; aaab, abab, aaba veya abcb şeklinde olup diğer dörtlükler cccb, dddb şeklindedir.

Koşmada, tabiat güzellikleri, sevgi, ayrılık, yiğitlik, yakınma, ıstırap, eleştiri, hayata ait görüşler konu alabilir.

Genelde şiirin içinde özellikle de son dörtlükte şairin mahlası bulunur. 

Dil sade, anlatım yalın ve içtendir.

Koşmalar işlenen konulara göre çeşitli isimler alır. Bunlar aynı zamanda âşık edebiyatı nazım türleridir"

Doğrusunu isterseniz, ben yukardaki koşullardan bîhaber bir şekilde ve bir anda bu dörtlükleri yazmıştım. Şiirimi bitirdikten sonra bunun bir "koşma" olduğunu farkettim. İnaıyorum ki, koşma söyleyen halk ozanları da içlerinden geldiğince söylemişler ve çok sonraları bunları inceleyenler bu söyleyişlerin "kendiliğinden" bir kural oluşturduğunu görmüşlerdir, yoksa hiç bir ozanın kalkıp da hece sayarak koşma söylediğini zannetmiyorum. Nitekim, ben de şiirimi tamamlayıp dizelerdeki heceleri saydığımda 11 hece olduğunu hayretle gördüm. Demek ki bu dilden ve kültürden gelen bir özelliktir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder