7 Ağustos 2012 Salı

Titrek bir damladır aksi sevincin...

Bu kadar yoğun bir duyguyu tek bir dörtlüğe bu kadar ustaca sığdırabilmenin adı olmalı herhalde şairlik!..

Yılların yılgınlığı ile solmuş yanaklara gözlerden birdenbire ve sessizce boşalıveren yaşlar, yıllar öncesinden gelen kimbilir hangi bir kederin yol açtığı bir iç taşmasının eseridir ki?... Bu, şifresi biribirinden habersiz iki ayrı kişiye emanet edilmiş ve içi; adına aşk dediğimiz manevi bir hazinelerle dolu bir cennetin kapısını açacak bir sırdır ve bu iki kişi  ne zaman bir araya gelirse bu sır işte ancak o zaman çözülebilir ve bu saklı cennetin kapısı işte ancak o zaman açılabilir!.. İşte gönüllerdeki saklı bunca kederi yaşatan şey de bu yitik cennete duyulan özlemdir. O kapı ne zaman açılırsa insan işte ancak o zaman sükûn bulur. Bu adeta ilâhî bir lotaryadır ve bu yüzden şanslısı da çok azdır!. Kazancın büyüklüğünü onu kazananlardan sormalı, kaybedenlerin dertlerini anlamak için ise şairlere kulak vermeli...

Bundan sonrasında artık diyebiliriz ki, nerede biri bir içli bir şarkı, bir türkü tutturmuşsa bilin ki, orada biriken kederler bir gönülde yine bir iç taşmasına yol açmış ve yürektekini sunacak kimsesi olmayan bir gönül yine taşmış, o içli şarkıları derdine yine rumuz etmiştir. İşte bunu bu kadar öz bir şekilde anlatmak da Ahmet Muhip Dranas gibi dev bir şaire nasip olmuştur...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder